- Alırım... ama kendim dökmek isterim. | -Oh. I do ... but I like to pour it myself. |
- Evet, tabii ya. Sen de doğal olarak ergen bir erkek çocuğunun içini dökmek için en uygun insan olduğunu düşündün öyle mi? | so naturally you thought a-a teenage boy would be the perfect person to pour your heart out to, right? |
- Visigoth'ların üzerine dökmek için. | - For pouring on visigoths. |
-Bunu dökmek bütün günümü aldı. | It took me all day to pour them. |
? Beni devrilebilir ve beni dökmek? | ¶ Tip me over and pour me out ¶ |
- Ben dökerim sana, anne. | I'll pour for you, Mom. |
- Üzerine su dökerim. | - I'm gonna pour water on you. |
-Evet, sütü ben dökerim. | -Put it in, l'll pour the milk. |
Ardından ikimizin üzerine panzehiri dökerim. | And then I will pour the potion onto both of us |
Ağzını değdirmek yok, elim titremeden dökerim ben. | And no lippin' the bottle, but I got a pretty steady pouring hand. |
Biraz içini dökersin. | Uh, you could pour your heart out to me. |
Hayir, önce misir gevregini dökersin ki... böylece ne kadar süt dökmen gerektigini bilesin. | no, you pour the cereal first so you know how much milk you need. |
Kalbini onlara dökersin, her istediklerini verirsin, şeker verirsin, ve bir sürü oyuncak, ve geriye ne alırsın? | You'll pour your heart out to them, you give them everything they want, give them candy, and a lot of toys, and what do you get back? |
Konserveyi açarsın, ısıtırsın, sonra kaseye dökersin. | You open a can, you heat it, then you pour it in a bowl. |
Sen içini dökersin. | You'll pour your heart out. |
"Biri döker, biri içer, gece biter." | "One pours, one drinks, the night sinks." |
Liyan'ın uyku haplarını döker ve onları vitaminlerle değiştirir. | He pours out Liyan's sleeping pills and replaces them with vitamins. |
İlk olarak kendine bir bardak su döker. | First, she pours herself a glass of water. |
- Onları döktüm. | - I poured it out. |
Ama herkesin sarhoş olmasından yana değildim böylece meyve kokteyli içine limonata döktüm. | But I wasn't down on getting everybody wasted... so I poured a flask of lemonade into the punch. |
Anlamadım? Tatlının içine fındık yağı döktüm. | I poured peanut oil into your tureen. |
Ağızından iki kere bufalo sütü döktüm. | Just poured some buffalo milk down his gob twice. |
Ben sadece beton döktüm. | I just poured the concrete. |
"ruhumu dökeceğim. | "... I will pour out my spirit. |
- "Öfkemi... üzerinize dökeceğim. | - And l will pour out mine indignation upon thee. |
Kafandan aşağı bir sürahi soğuk su dökeceğim! | I will pour pitcher of cold water on your head! |
İçimi dökeceğim; | I will pour out in those days of my spirit; |
Ağam çıkışa doğru döküyorum barutu. | Sir, l am pouring the powder to the exit. |